Uzm.Dr. Aziz İnan ÇELİK Uzm.Dr. Müslim Fırat İKİKARDEŞ
Kardiyoloji Uzmanı Kardiyoloji Uzmanı
Hipertansiyon, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir halk
sağlığı sorunudur. Kalp damar hastalıkları arasında değiştirilebilir en
önemli nedenlerden biridir. Hipertansiyonun kalp krizi, kalp yetmezliği,
inme, ani ölüm ve yetiyitimi gibi durumlarla ilişkili olduğu
gösterilmiştir.
Hipertansiyon
kan basıncı yüksekliği olarak ifade edilir. 2015 yılı Türk
hipertansiyon uzlaşı raporunda hipertansiyon hekim tarafından yapılan
standart ölçümde sistolik kan basıncının 140 mmHg ve üzerinde ve/veya
diyastolik kan basıncının 90 mmHg ve üzerinde olması durumu olarak
tanımlanmaktadır. 2017 yılı Amerikan Kalp Cemiyeti hipertansiyon
kılavuzunda ise eşik değer geriye çekilerek sistolik kan basıncı için
130 mmHg, diyastolik kan basıncı için 80 mmHg olarak belirlenmiştir.
Hipertansiyon tanısı kan basıncı ölçülerek elde edilir.
- Kan basıncı değerini doğru saptamak için ölçümün önerilen şekilde yapılması gerekir.
- Kişi en az 5 dakika oturur pozisyonda dinlenmelidir.
- Ayakları yere değmeli, sırtı desteklenmelidir.
- Ölçüm alınan kol kalp hizasında tutulmalı ve kolda direnç olmamalıdır.
- En az iki ayrı zamanda en az iki ölçümün ortalaması alınarak hipertansiyon tanısı konulmalıdır.
Türkiye’de
hipertansiyon yaygınlığını belirlemek için 2003 ve 2012 yıllarında
açıklanan PatenT ve PatenT2 çalışmalarında yaklaşık olarak her 3 kişiden 1’nin hipertansiyon hastası olduğu gösterilmiştir.
- Yaşlılarda ve kilolularda hipertansiyon sıklığı artmaktadır.
- Karadeniz bölgesinde diğer bölgelere göre hipertansiyon sıklığı daha fazladır.
- Bu kadar yaygın olmasına rağmen yaklaşık her 2 hipertansiyon hastasından 1’i hipertansiyon hastası olduğunu bilmemektedir.
- Buna ek olarak hipertansiyon tedavisi alan hastaların yaklaşık yarısının kan basıncı hedef aralıkta değildir.
Hipertansiyondan
korunmak ve hipertansiyon hastalarının tedavi planlarında yaşam tarzı
değişikliği önemli yer tutmaktadır. Bunlar;
- kilo verme,
- meyve ve sebzeden,
- potasyum ve liften zengin tuzdan fakir beslenme,
- fiziksel aktiviteyi artırma,
- alkol tüketimini azaltma şeklinde sıralanabilir.
Türkiye’de
tuz tüketimine yönelik 2012’de yayımlanan SALTurk2 çalışmasında bir
günde ortalama 15 gram tuz tüketildiği belirlenmiştir. Halbuki önerilen
günlük tuz miktarı ise 1.5 gramdır. Başka bir ifadeyle bu miktar bir çay
kaşığından daha az tuz demektir. Aksine, ülkemizde yaklaşık 10 kat daha
fazla tuz tüketilmektedir. Tuz en çok kahvaltılık ürünler (zeytin,
peynir), turşu gibi işlenmiş gıdalarla tüketilmektedir.
Sonuç olarak,
hipertansiyon sık görülmesine rağmen hastaların bir kısmı hasta
olduklarının farkında bile değildir. Hipertansiyon hastası olduğunu
bilen ve tedavi alan hastaların ise bir bölümünün kan basıncı değerleri
hedef aralıkta değildir. Hipertansiyondan korunmak için ve tedavinin bir
parçası olarak yaşam tarzı değişikliği olmazsa olmaz yapılmalıdır.
Fazla kilolardan kurtulmalı, tuz tüketimini azaltmalı, hareket
artırılmalı, meyve ve sebze ağırlıklı yağsız beslenilmelidir.